22 Ocak 2015 Perşembe

SSCB gibi dağılan ülke: Yugoslavya

Eskiden, Slovenya, Hırvatistan, Bosna Hersek, Sırbistan, Makedonya, Karadağ, Kosova'nın tek bir adı vardı; Yugoslavya...
Yugoslavya, İkinci Dünya Savaşı yıllarında Mareşal Tito tarafından Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti altında kuruldu.

Yugoslavya'nın Alman işgalinden Sovyetler'den yardım almadan kurtulması, onun Soğuk Savaştaki dünya siyasetinde büyük bir milli onura ve '' kimseye minnet etmem'' üslubunu takınmasına sebep oldu. Diğer ordusuz ve çaresiz Doğu Avrupa Ülkelerinde Moskova güdümündeki komünist partiler iktidara gelirken, Tito Staline kafa tutarak Yugoslavya'nın bağımsızlığını fiilen korudu.

Ülke, Komünist Partiler Birliği Kominform dan atılsa'da, Doğu Bloğun dan dışlansa da kendisinin ne SSCB'ye ne Doğu Bloğu'na ne de Varşova Paktına biat ettiği yoktu. Yugoslavya, SSCB'nin çıkarlarını komünizmin çıkarlarına tercih eden Moskova tarafından hep dışlandı ve bu vesileyle Soğuk Savaştan bıkan bağlantısızlar hareketinin kurucularından oldu.

Moskova ile ipler koptuktan sonra SSCB modelinden ayrılsa da Yugoslavya, ne doğuya ne de batıya kapıyı kapatmadı, ancak iki kapıdan da içeriye tam girmedi. Kendisi de Hırvat olan Tito, Yugoslav kimliğini 1980 yılına kadar korudu. Ancak 4 Mayıs 1980 hayatını kaybetti. Zaten ne olduysa ondan sonra oldu.
Mareşal Tito



Yugoslavya Tito ölünce siyasi ve ekonomik bunalıma girdi.1990 lı yıllara kadar zor bela ilerleyen Yugoslavya, kader ortağı ve rol modeli Sovyetlerin 1991'de iflas etmesiyle iyice içinden çıkamayacağı ve dağılacağı sorunların içine girdi.

1991’e gelindiğinde ise Slavlar kimi Katolik, kimi Ortodoks, kimi de Müslüman olduğu için, kiminin Europa yazdığını kimi Európa yazdığı için artık daha fazla birlikte yaşayamayacaklarına kanaat getirdi ve önce Slovenya, ardından Hırvatistan, daha sonra da Bosna ve Makedonya Yugoslavya’dan bağımsızlıklarını ilan etti.

90’lara damgasını vuracak Yugoslav Savaşları da böylece başlamış oldu. Önce Hırvatistan – Sırbistan arasında başlayan savaş serisine 1994’de Bosna’daki akıl almaz insanlık dramları, 1999’da da Kosova’da yaşananlar eklenecek ve bir zamanlar Balkanlar’daki en istikrarlı ülkelerden biri olan Yugoslavya coğrafyası istikrarsızlık, savaş, acı ve gözyaşı ile eşanlamlı hale gelecekti.

Yugoslavya’nın ve federe Sırp devletinin lideri Slobodan Miloşeviç 1990’lara damgasını vuran isim olacaktı. Çeşitli savaş suçları ve insanlığa karşı işlenen birçok suçla suçlanan Miloşeviç, Yugoslav Savaşları’ndaki şiddetin en büyük sorumlularından biriydi.
Sloban Miloseviç


Eşitlikçi bir anlayışa sahip Hırvat Tito’nun aksine Sırp Miloşeviç, Yugoslavya’nın Sırp merkezli bir devlet olarak tutmak istiyor ve ayrılıkçı güçleri gerekirse zor kullanarak Belgrad’a bağlı tutmak amacıyla tetiği çekmekte bir beis görmüyordu.

90’lar Yugoslavya’ya mezar oldu. Ancak, çeşitli şartların bir gereği de olsa, kendi çıkarlarını komünist ideallerin önünde tutan SSCB’ye kıyasla çok daha başarılı bir sosyalizm denemesi olan bu ülke, davulun uzakten gelen en hoş sesiydi belki de.

Yugoslavya ismi bir süre daha kullanılmaya devam etti, fakat SSCB-Rusya çelişkisi ile bocalayan genç beyinlerimiz gazetelerde sürekli şekil ve isim değiştiren bu ülkeyi atlas ve ansiklopedilerimizdeki haliyle kıyaslamaktan yoruldu. Ancak yorulan sadece bizler değildik, herkes bu coğrafyanın güncel halini takip etmekten, Yugoslavya’dan kaç ülke çıktığını saymaktan bitap düştü, bir zamanların en güçlü milli futbol ve basketbol takımları da böylece tarihe karıştı…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder